Darbeci Vural Avar’ı ‘aklama’ yarışı: Cenazesini CHP’liler kaldırdı

Türkiye’nin tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat Post Çağdaş Darbesi’ne katıldığı mahkemece sabit olan ve ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası alarak rütbesi sökülen Vural Avar, bulunduğu Sincan F Tipi Cezaevi’nde hayatını kaybetti.

DARBECİNİN CENAZESİNİ CHP’LİLER KALDIRDI

‘Helalleşme’ kampanyası başlatan CHP, darbeci Avar’ın cenaze merasiminde yerini aldı.

CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel ve CHP milletvekilleri Veli Ağbaba, Levent Gök, Ali Haydar Hakverdi, Sevda Erdan Kılıç, Utku Çakırözer, Sezgin Tanrıkulu, Murat Bakan, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş, eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez ve eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel ve Zafer Partisi Genel Lideri Ümit Özdağ’ın merasimde yer alması dikkat çekti.

Törene, Hava Kuvvetleri eski kumandanları Abidin Ünal ve Aydoğan Babaoğlu, eski 1. Ordu Kumandanı Hurşit Tolon, emekli Orgeneral Orhan Yöney, emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan, emekli Koramiral Atilla Kezek, emekli Tümgeneral Rıdvan Ulugüler, emekli Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan, emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok üzere eski ordu mensubu isimler de katıldı.

FENERBAHÇE ÇELENK GÖNDERDİ

Kumpasder, 1958 Devre Arkadaşları’nın yanı sıra Fenerbahçe Kulübü’nün gönderdiği çelenk de dikkat çekti.

DARBECİYİ AKLAMA YARIŞI

Cenaze merasiminde bir emekli asker, “Acaba o bize hakkını helal edecek mi?” derken birtakım şahıslar de “Onlara çektirenlere haram zıkkım olsun, onlardan hesap sorulsun” diye slogan attı.

CHP medyasının da aklamaya çalıştığı darbeci Vural Avar, cenaze merasiminin akabinde Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.

VURAL AVAR’IN HİÇ Mİ HATASI YOK?

“İyi de Vural Avar’ın hiç mi kabahati yok?!” başlıklı bir yazı kaleme alan Haber7 Müellifi Zekeriya Say, bugünkü yazısında CHP’lilerin cenazesini kaldırdığı Vural Avar’ı bahis aldı.

28 Şubat’ta milletin oylarıyla seçilen hükümetin yıkıldığını, 10 binlerce gencin hayatının çalındığını ve binlerce kişinin ocağının söndürüldüğünü hatırlatan Zekeriya Say, şu yazıyı kaleme aldı:

Vural Avar…

28 Şubat darbesinin kudretli(!) paşalarındandı.

Genelkurmay Plan Prensipler Başkanlığı misyonunu yürüttü.

“Ankara’ya geldiğimde birinci gördüğüm acayip şey, Kızılay’da aşağıdan üste, üstten aşağı yürüyen, uzunluktan boya giyinmiş kız gruplarıydı. Başlarında tas üzere bir şey. Rivayete nazaran bu bireyleri parayla dolaştırıyorlardı.” şeklindeki, başörtülülere yönelik kelamları nasıl bir baş yapısına sahip olduğunu açıkça gösteriyordu.

7 Nisan 1997’de,  Çevik Bir liderliğinde Genelkurmay Karargâhında bulunan İnönü Salonu’nda yapılan ‘İrtica Konusunda Alınacak Önlemler Bahisli Toplantı’ya “J-5” koduyla katıldı.

“İlk maksat hükümeti devirmek”ten tutun da “Muhtıra vermek”, “Sıkıyönetim ilan etmek”,“Yargıyı tehdit”, “TSK’da iç temizlik” ve “MİT’i içlerine sokmamak”a kadar pek çok kararın alındığı “darbe” toplantısında;

“Vazife irticayı durdurma ve geriletme. Birinci kademede hükümetin değişimi gerekli. Kendi içimizi temizlemeliyiz. STK’lar ve medya işbirliği yapacak bilgili, geniş bir teşkilat olmalı.” şeklinde tavsiyelerde bulundu.

Temmuz 1997’de ise  “8 yıllık kesintisiz eğitim” safsatası yüzünden gelecekleri çalınan İmam Hatipli öğrenciler, Ankara’da seslerini duyurmaya çalıştığı sırada…

Dönemin Genelkurmay İkinci Lideri Orgeneral Çevik Bir ile birlikte tekrar Karargah’ta bulunan İnönü Salonu’nda, o sırada Başbakan olan Mesut Yılmaz ile Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’e ve 8 bakana, slayt ve sinevizyon şovları eşliğinde “irtica brifingi” vererek, mütedeyyin beşerlerle nasıl gayret etmeleri gerektiğini anlattı.

Mahut brifingten yalnızca iki ay sonra Ankara’da, IDEF – 97 Milletlerarası Savunma ve Sivil Havacılık Fuarı kapsamında düzenlenen seminerde, savunma ve havacılık ile ilgili bahislerden bahsetmek yerine, “Dini fanatizm barışı tehdit eden bir olgu olarak belirginleşmiştir” diyerek, sözde “irtica”nın, Türkiye’deki iç barışı tehdit ettiğini öne sürdü.

Yine bu süreçte benzeri münasebetlerle tutuklanan Müslümanlar için “Bunları mahpustan çıkarmayın” açıklamasında bulundu.

*

Muvazzaf olduğu periyotta basına pek konuşmayan Vural Avar’ın gerçek yüzü, 2013’te başlayan 28 Şubat soruşturması kapsamında verdiği tabirlerde ortaya çıktı.

Soruşturmaların yeni başladığı devirde, 28 Şubat sürecinden kalma reflekslerle savcı karşısında esip gürleyen Avar, irtica tehdidini Yunanistan’dan bile daha tehlikeli gördüklerini, “Daha evvel birinci öncelikli amacımız Yunanistan’dı. Daha sonra terörizm birinci önceliğe geldi. Sonra da irticai faaliyetler birinci önceliği aldı ve terörizm ikinci önceliğe geçti” sözleriyle anlatıyordu.

Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanlığı misyonu sırasında merhum Necmettin Erbakan’a ve mütedeyyin kısma karşı yürüttükleri ruhsal harbi de övgüyle anlatan Avar,

“Erbakan’ı dikkatle izledik. İrtica ile gayret manasında büyük bir davaya baş koymuştuk. Seçimleri laik kesitin kazanmasını istiyorduk. Sincan’daki geceye reaksiyon gösterilmesi lazımdı” diyerek, darbedeki etkin rolünden açık açık bahsediyordu.

*

Avar, 16 Mayıs 2013’te görülen ve 73 kişinin tahliye talebinin “adli denetim kararlarının uygulamasının yetersiz kalacağı gerekçesiyle” reddedildiği duruşmada,

“Tutukluluğumun kaldırılmasını isteyecektim lakin benden çok daha hatasız durumdaki arkadaşlarımın sizden talepte bulunmaması üzerine ben de talepte bulunmaktan vazgeçtim. Cezaevinde memnun yaşamaktayım. Söylentiye nazaran af çıkacakmış. Bunu da kabul etmeyeceğim. Kabahatten aklanmadan cezaevinden çıkmak istemiyorum” diyerek, hem 28 Şubatta yaptıklarının “hiçbir ceza mevzuatında yer almadığını” öne sürerek “suç olmadığını” iddia ediyor hem de “aklanmadan” çıkmak istemediğini söylüyordu.

Karşılarında, evvelce karargâha davet edip brifing verdikleri ve hizaya çektikleri bir devlet olmadığını ve muhakkak latife yapılmadığını anlayınca, “Cezaevinde mutluyum” diyen Vural Avar, anında çark etmeye ve tabir değiştirmeye başladı.

Savcılıktaki tabirinde, Çevik Bir imzalı “Batı Çalışma Hareket Planı” belgesinin, kendisini görevlendiren daire lideri tarafından paraf edildiğini kabul eden Avar, mahkemede bu sözünü inkâr ederek, “Şimdi burada anlıyorum ki bu türlü bir doküman yoktur. Tabirimi bu biçimde değiştiriyorum” diyerek çark etti.

Yetmedi…

“J-5” koduyla katıldığı irtica toplantısında, “İlk basamakta hükümetin değişimi gerekli” diyen kendisi değilmiş üzere, “Hükümeti devirme suçlamasını” kabul etmeyerek, “Erbakan’ın kendi isteğiyle istifasını devrin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunduğunu” iddia etti.

Daha da ileri giderek, “Hükümet irticayla aktif uğraş edilmesini kendisi emretmiştir” savunmasını yaparak, insanların aklıyla dalga geçti.

2018 yılında görülen “karar duruşmasında” ise bu defa “cezadan yırtmak”için, 28 Şubat davasının “Fetullahçı iki savcı tarafından hazırlandığını” söyleyerek beraatını talep etti.

Fakat iş işten geçmişti.

2013’te başlayan yargı süreci 19 Ağustos 2021’de tamamlandı ve Vural Avar ile ortalarında Çevik Bir’in de olduğu 14 cuntacı, bağımsız mahkemenin verdiği kararla, “ömür uzunluğu mahpusa mahkum” edilerek cezaevine atıldı.

10 Eylül 2021’de ise darbeci paşaların rütbeleri söküldü.  

18 aydır cezaevinde yatan Vural Avar, 19 Aralık’ta tutuklu kaldığı Sincan Cezaevi’nde öldü.

CHP ve avaneleri, 85 yaşında hayatını kaybeden darbeci Avar üzerinden anında algı operasyonuna soyundu.

Fonlu medyası, “Allah’ın buyruğuyla tahliye oldu” manşetleri atarak, 2 yıllık mahkumiyet hayatı üzerinden akıllarınca AK Parti’nin, “yaşları ilerleyen TSK mensuplarının cezaevlerinde ölmelerine göz yumduğunu” öne sürdü.

Yandaş kalemşorlar, açık açık “onu siz öldürdünüz” diyerek hükümeti suçladı.

Gazeteleri, 11 hekimin imzaladığı “cezaevinde tutulmasının hayati tehlike arzetmeyeceği” yönündeki raporu bile çarpıtarak, doktorların “Hipokrat yeminini çiğnediklerini” öne sürdü.

Oysa birebir hekimler, 21 Ağustos 2021’de, “Hastalığının geldiği durum nedeniyle tek başına infazında sakınca vardır” kararını vererek, 28 Şubat’ın en değerli figürü Çevik Bir’i tahliye etmişti.

Hastane raporu da tutmayınca, bu sefer Vural Avar ile Hava Kuvvetleri’nde misyon yapan emekli albay eşi Tuna Avar’ın evliliği üzerinden “aşk hikayesi” pazarlayarak, darbeci güzellemesi yapıyorlar.

Cahit Zarifoğlu üzere mütedeyyin bir şairin şiirlerinden alıntılar yaparak, cuntacı Avar’ı aklıyorlar.   

Adamlar bir haftadır o kadar başarılı bir algı operasyonu yürütüyor ki…

Hiç kimse,

28 Şubat darbesini planlayan Vural Avar ve darbeci arkadaşlarının, milletin oylarıyla seçilen Refahyol hükümetini yıktığını, on binlerce gencin eğitim ve çalışma hayatını bitirdiğini,  binlerce insanı işinden ederek ocaklarını söndürdüğünü söyleyemiyor.

*

İnsan, “Yavuz hırsız konut sahibini bastırır” misali, zillet bileşenlerinin ve medyasının yürüttüğü kara propagandayı görünce, “İyi de Vural Avar’ın hiç mi cürmü yok?” diye sormadan edemiyor!

chp, 28 şubat, Vural Avar, YENİ Haberleri

https://www.haber7.com/guncel/haber/3288356-cuntaci-vural-avari-aklama-yarisi-darbecinin-cenazesini-chpliler-kaldirdi